Ortadoğu bölgesi gerek jeo-politik konumu gerekse de zengin fosil enerji kaynakları nedeniyle her zaman için dünyadaki büyük devletlerin güç mücadelesinin merkezinde yer almıştır. I. Dünya Savaşı öncesinde ve iki savaş arası dönemde bölge, büyük ölçüde, dönemin önde gelen güçleri olan İngiltere ve Fransa’nın etkisindeydi. II. Dünya Savaşı’ndan bu ülkelerin tükenmiş bir şekilde çıkmaları ve Sovyet Rusya’nın anılan ülkelerin bıraktığı boşluğu doldurmak için harekete geçmesi gibi nedenlerle o döneme kadar izolasyonist bir politika uygulamakta olan ABD bölgeye doğrudan müdahil olmaya başlamıştır. Özellikle Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle dünyadaki tek süper güç haline gelen ABD bölgenin de en önemli aktörü olmuştur. Yürüttüğü politikalarla da bölge siyasetinin temel belirleyicisi konumundadır.
The Middle East region is always centrally located in power struggle of big Powers of the World because of its jeo-political location and rich fossil energy resources. The region was controlled by Britain and France, who were the leading countries of that period, before the I. World War and between the two wars (First and Second World Wars). But America, who had been experienced isolation policy, started to step into region directly because of came out of Britain and France being exhausted from the Second World War and took action of Soviet Russia for filling the gap of these two states. America, became only super-power of the World following to completion of Cold War, also became the most important actor of the region, as well. And she became the key determinant of region by the policies, followed by her.