Bu çalışmada Emeviler ile başlayan dünyevileşme ve Hariciler ile Şiilerin taşkın siyasi çıkışları karşısında üçüncü bir yolda bir zühd hareketi olarak ortaya çıkan tasavvuf üzerinde durulacaktır. Hz. Peygamber ve örnek sahabenin sade hayatlarını referans alarak başlayan zühd hareketi, uzun bir yolculukta ve İslam’ın yayıldığı geniş coğrafyalarda kadim medeniyetlerin tesirine hayli açık bir şekilde biçimlendiği reddedilmez bir gerçektir. Tasavvufi şahsiyetlerin önemli bir kısmı, efsanelerin, menkıbelerin ve halk anlatılarının bir inşasıdır. Zühd hareketi olarak başlayan tasavvuf, mevali hareketi ile Hint, Grek, Fars, Sami ve Orta Asya dahil karşılaştığı medeniyetlerin hazinesinden bir şeyler aldı. Zahidden sade köylüye, esnaf ve halk Müslümanlığına, tekke ve zaviyelerdeki kurumlaşmadan felsefi bir tonda mistik bir renge bürünen tasavvuf, esasta İslam’ın yayıldığı geniş ve derin coğrafyaların bir yankısıdır.
In this study, secularization began with the Umayyad, Kharijites and Shiite political outlets across the furor, a third way, which emerged as a movement zuhd will focus on mysticism. Asceticism movement began by referencing the simple life of the Prophet and his companions. This movement is a fact that can not be denied which formed in a long journey and in the wide geographical spread of Islam ancient civilizations that shaped the very clearly the influence. An important part of the mystical figures, legends, and folk tales, is the construction of a narrative. Asceticism that mysticism began as a movement, with mevali movement, in Indian, Greek, Persian, Sami and Central Asia took something from the treasure of civilization faced. Sufism, the ascetic from the simple peasants, artisans and people to Islam, dervish lodges in a philosophical tone without institutionalization could turn into a mystical color. Sufism is mainly a reflection of the broad and deep geographical spread of Islam.