Bu çalışmada Michel Foucault ve Giorgio Agamben’in biyopolitika terimini farklı konsept ve kavramlarla nasıl ortaya koyduğu gösterilmiştir. Bu anlamda biyopolitika hakkındaki temel meseleler ve bu kavrama dair benzerlerlikler ve farklılıklar bu iki ismin görüşleri doğrultusunda tartışılmıştır. Çalışmada yapılan araştırmaya göre Foucault için biyopolitika yaşatmak ve yaşamı düzenlemek üzerine kurulu modernliğe ait bir yaşam politikası anlamına gelmektir. Bu doğrultuda Foucault, ölümü istisnai olgu olarak yorumlamıştır. Yönetimsellik bağlamında iktidarın değişime uğradığını belirten Foucault, iktidarın amacının yaşatmak olduğu bir duruma doğru evrildiğini ileri sürmüştür. Agamben ise iktidarın temel işlevi yaşatmaksa iktidarın yaşatmak istememesi durumunda ne olacağı sorusuna odaklanmıştır. Buradan da Agamben, iktidarın kurucu ögesinin aslında bu yaşatıp yaşatmamaya karar verme olgusu yani bir nevi ölüm ve öldürme olgusu olduğunu ileri sürmüştür. Bu bağlamda Agamben, kampın istisna halini belirsizleştirip onu aslında her yerde olan gizli bir paradigma haline getiren bir yer olduğunu ortaya koymuştur. Özünde Agamben; iktidarın öldürme gücüne odaklanırken, Foucault iktidarın yaşatma gücüne odaklanmaktadır Nihayetinde biyopolitikaya dair görüşleri ile Foucault ve Agamben bir açıdan birbirlerini tamamlamaktadır.
In this study, it has been revealed how Michel Foucault and Giorgio Agamben introduced the term biopolitics with different approaches and concepts. In this sense, the main issues about biopolitics and the similarities and differences in this concept are discussed in line with the views of these two names. According to the research conducted in the study, biopolitics for Foucault means a life policy of modernity based on keeping alive and regulating life. In this regard, Foucault interprets death as an exceptional phenomenon. Foucault, who states that power has changed in the context of governmentality, claims that it has evolved into a situation where the purpose of power is to keep alive. Agamben, on the other hand, focuses on the question of what will happen if the government does not want to keep alive if the main function of power is to keep alive. From this point of view, Agamben argues that the founding element of power is this fact of deciding whether to let live one or not, that is, a kind of death and killing. In this context, Agamben states that a camp is a place that obscures the state of exception and turns it into a hidden paradigm that is everywhere. In essence, Agamben focuses on the killing force of power, while Foucault focuses on power having the power of keeping alive. Eventually, Foucault and Agamben, with their views on biopolitics, complement each other in one respect.