İnsanların iaşesinin temini noktasında tarım ve hayvancılıktan elde edilen ürünler ne kadar önemliyse bu ürünlerin sürdürülebilirliği ve verimliliği noktasında arazi de o kadar önemlidir. Genellikle ticari amaçlı tarımsal üretimin yapılmadığı veya yapılamadığı mera, yaylak, kışlak, çayır ve otlak arazileri büyük ve küçükbaş hayvanların yem ve su ihtiyacı için tahsis edilmiş doğal yem kaynaklarıdır. Hayvancılık, bu kaynakların kullanılması açısından tarım ile birlikte zirai üretimin bir parçasıdır. Osmanlı Devleti’nde meraların parçalanması, tarla haline getirilerek ziraata açılması hayvancılık açısından doğru bulunmamıştır. Osmanlı’da 1858’den önceki kanunlarda ve mera davalarındaki uygulamalarda meraların korunmasının öneminin yetkili makamlarca vurgulandığı ve anlaşıldığı görülmektedir. Bu çalışmada XIX. yüzyılda Saruhan Sancağı’nda meydana gelen mera anlaşmazlıkları incelenecek ve devletin meralarla ilgili siyaseti örnek olaylar üzerinden açıklanacaktır. Araştırmanın temel kaynağı olan Anadolu Ahkâm Defterlerinden tespit edilen belgelerdeki verilerden yola çıkılarak, Arazi Kanununun yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen mera anlaşmazlıklarının giderilmesi amacıyla verilen kararlar ve uygulamalar ortaya konulacaktır. 1858’den sonra meydana gelen mera davalarından da örnekler sunularak iki dönem arasındaki benzerlikler veya farklılıklar belirlenecektir.
As important as the products obtained from agriculture and animal husbandry are at the point of providing the sustenance of people, the land is as important in terms of the sustainability and productivity of these products. Generally, rangelands, winter pastures, meadows and grazing lands where commercial agricultural production is not or cannot be done are natural feed resources allocated for the feed and water needs of large and small cattle. Livestock is a part of agricultural production along with agriculture in terms of using these resources. In the Ottoman Empire, the fragmentation of rangelands turning them into fields and opening them up for agriculture was not found to be correct in terms of animal husbandry. It is seen that the importance of the protection of rangelands was emphasized and understood by the authorities in the laws before 1858 and in the practices in rangelands cases in the Ottoman Empire. In this study, the rangelands disputes that took place in the Saruhan Sanjak in the XIXth century will be examined and the policy of the state regarding the rangelands will be explained through case studies. Based on the data in the documents determined from the Anatolian Ahkam Registers, which are the main source of the research, the decisions and practices made in order to resolve the rangelands disputes that occurred before the Land Law came into force will be revealed. The similarities or differences between the two periods will be determined by presenting examples from the rangelands cases that took place after 1858.