Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşundan 20. yüzyılın ortalarına kadar kölelik kurumu Afro-Amerikan toplumunu önemli ölçüde etkilemiş, ötekileştirme, ırkçılık, ırk ayrımcılığı ve en önemlisi de kolektif hafıza ile ilgili derin ve olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Aslında, insanın zihninde bazen asla unutmak istemediği bir an ya da olay vardır. Bununla birlikte, bazı olaylar veya deneyimler hafızada silinmez bir şekilde kazılı kalır; unutma çabalarına rağmen, kişinin bilincinde kalmaya ve hüküm sürmeye devam eder. Bu kavramlar arasında kolektif hafıza, siyah kölelerde özgürlüklerinden sonra bile ön plana çıkmaktadır. Korkunç anılarını görmezden gelmeye ve unutmaya çalışmışlardır. Amerikalı iki önemli yazar olan Toni Morrison ve Harriet Beecher Stowe, romanları aracılığıyla köleliğin insanlarda meydana getirdiği ruhsal ve fiziksel tahribatlara dikkat çekmeye çalışmışlardır. Her iki yazarın romanlarında da kölelik kaldırılmış ve kahramanlar özgürlüğe kavuşmuştur; ancak okuyucuların dikkati, çeşitli anlatıcılar tarafından geriye dönüşler ve köleleştirildikleri döneme ilişkin hatırlamalar yoluyla yönlendirilmektedir. Bu çalışma, bu iki kölelik karşıtı edebi eser arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri kolektif bellek açısından incelemeyi amaçlamaktadır.
From the establishment of the United States of America to the mid-20th century, the institution of slavery significantly affected African American society, resulting in profound consequences related to marginalization, racism, racial discrimination, and, most notably, collective memory. In human experience, certain moments or events are sometimes impossible to forget, even when one wishes to do so. Nevertheless, certain events or experiences remain indelibly etched in memory; despite attempts to forget them, they persist in one's consciousness and prevail. Among these concepts, collective memory has been the one that came into prominence among black slaves, even after their freedom. The black society tried to ignore and forget their horrible memories. Two important American writers, Toni Morrison and Harriet Beecher Stowe, have tried to draw attention to the mental and physical damage caused by slavery through their novels. In the novels of both writers, slavery has been abolished, and the protagonists have attained freedom; however, readers' attention is directed by various narrators through flashbacks and recollections to the period during which they were enslaved. This study aims to examine the differences and similarities between these two antislavery literary works focusing on the treatment of collective memory.