İran'ın kuzeybatı sınırında yerleşik olan Bradost aşireti bazen Osmanlılar'la ve bazen de Safeviler'le kurduğu pragmatik ilişkileriyle adından söz ettirmiştir. Özellikle Altın Elli Han olarak tarihe geçmiş olan Emir Han Bradost döneminde güçlenen Bradostiler, Emir Han'ın Dımdım Kalesi'ni tamir edip yerleşmesinden sonra, düşmanları tarafından İran merkezindeki kimi kışkırtmaların da tesiriyle, dönemin Safevi Şahı Şah Abbas'ın gazabına uğramış, uzun süren bir kuşatmadan sonra Dımdım Kalesi, Safeviler tarafından ele geçirilmiş ve Bradostiler güçlerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir.Dımdım Kalesi Safeviler tarafından ele geçirildikten sonra Bradostiler'den bazıları Horasan'a sürülmüş ve kaleleri Türkmen-Kızılbaş emirlere verilmiştir. Hicri 1018/1019 yılında cereyan eden hadiseden yaklaşık altı yıl sonra Bradostiler, Dımdım Kalesi'ni geri almışlarsa da Safeviler tekrar saldırıp kaleyi ele geçirmişlerdir. Bu makalenin amacı, Osmanlı kaynaklarına yansımayan fakat özellikle dönemin Safevi kaynaklarında ayrıntılarıyla ele alınmış olan hadiseyi tartışmaktır.
The Bradostians tribe, resident on the northwestern border of Iran, were able to make a name for itself by establishing pragmatic relations with the Ottomans and sometimes with the Safavids. The Bradostians, who gained strength, especially during the reign of Emir Khan Bradost, who passed into history as “The Golden Handed Khan”, fell victim to Safavids’ shah of the period Shah Abbas, under the influence of some provocations carried out by their enemies, as well, following their reconstruction and settlement of Dimdim Fortress of Emir Khan. Dimdim Fortress was then taken over by the Safavids after a long encirclement, and the Bradostians lost their power to a great extent. After taken over by the Safavids, Dimdim Fortress was given to the Turkmen-Kizilbash emirs, and some of the Bradostians were exiled to Khorasan. Almost six years after the incident occurred in the years 1018-1019 of the Hegira, Bradostians took Dimdim Fortress back, but the Safavids attacked again and captured the fortress for the second time. The aim of this essay is to discuss the tradition which is not mentioned in the Ottoman sources, but referred to especially in the Safavid sources of the period, in detail.