Gerçek temelleri Ortaçağ’da atılmamış olmasına rağmen, İskender Seddi ve Çin Seddi hakkındaki efsaneler en çok bu çağda ortaya çıkmıştır. Yüzyıllar boyunca İskender Seddi hakkındaki literatürün gelişmesine Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam ister istemez katkı sağlamıştır. Ancak bu üçlü etki, belirsizliğin giderilmesinden çok İskender’i gerçek karakterinden uzaklaştırmaya hizmet etmiştir. Tam aksine, Ortaçağ’da Çin Seddi hakkındaki kaynakların yetersizliği ise İskender Seddi’nden daha gerçekçi olan bu seddin sorgulanmasına neden olmuştur. Karmaşık da olsa İskender Seddi ile ilgili literatür zenginliği ve Çin Seddi hakkındaki kaynakların sessizliği iki sedd üzerindeki merakı yüzyıllarca canlı tutmuştur.
The legends of Sadd-i Iskandar and the Great Wall of China appeared chiefly in the middle ages, despite the fact that their actual foundations were not built in that time. For centuries, the literature on Sadd-i Iskandar has been unavoidably enhanced by some contributions of Judaism, Christianism and Islam. However, this triple impact would help Alexander get further away from its real character, rather than the elimination of uncertainty. Quite the contrary, the medieval resources about the Great Wall were so limited that this would be challenged although it is more realistic than Sadd-i Iskandar. The richness of the literature on Sadd-i Iskandar, despite its complexity, and the silence of the resources on Great Wall of China have kept the interest alive in the both walls.